Hukuk Büromuz avukatlarının vekil olarak yer aldığı davada, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’i aşağıdaki emsal nitelikli hükmü kurmuştur:
“T.C.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
Karar Tarihi: 31.03.2022
Esas / Karar No: 2020/5477 Esas – 2022/2637 Karar
Davacı, davalı ile aralarında tek satıcılık sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin davalı tarafça haksız feshedildiğini ileri sürerek denkleştirme tazminatı talebinde bulunmuştur. Davalı ise aralarında tek satıcılık sözleşmesi bulunmadığını savunmaktadır. Mahkemece, taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesi olduğunun kabulü ile tazminat hesabı yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, taraflar arasındaki ilişki tek satıcılık sözleşmesinin unsurları yönünden değerlendirilmemiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise ‘’ ... taraflar arasındaki işin niteliği, kapsamı, tek satıcılık sözleşmesinin unsurları...’’ gibi soyut ifadelerle tek satıcılık sözleşmesinin varlığı kabul edilmiş; bu eksik incelemeye dayalı kabulden hareketle denkleştirme tazminatı hesaplanması yoluna gidilmiştir. Ancak denkleştirme tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığı da karar yerinde tartışılmamıştır. Bir başka deyişle, tek satıcılık sözleşmesinin koşulları ve buna bağlı olarak portföy tazminatının koşulları bakımından somut bir değerlendirme yapılmaksızın sonuca varılmıştır.
Bu itibarla mahkemece, tek satıcılık sözleşmesinin unsurlarının somut olay bakımından irdelenmesi gerekmektedir. Davalı tarafın defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle iddia edilen dönemde Türkiye’de davacı dışında başka gerçek veya tüzel kişiye mal satılıp satılmadığı yönünden de inceleme yapılarak, taraflar arasında tek satıcılık ilişkisi olduğunun somut gerekçelerle tespiti halinde, TTK’nın 122. maddesi çerçevesinde denkleştirme tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi ve tazminat koşullarının oluşması halinde Kanun’da belirtilen şekilde hesaplama yapılarak bir sonuca varılması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.”